Nedenini tam olarak bilemediğimiz ancak tüm sonuçlarını iliklerimize kadar hissettiğimiz bir süreci yönetebilmek için çalışıyor ve çabalıyoruz. Bu hastalıkla tanışalı 10 yıl oldu. Annemin durumu başlangıç evresinde farkedildi. Verilen ilaçlar ile belirli bir süre ilerleme hızını düşürse de sonucu geciktirmekten başka bir şeye yaramadı. İnsan ellerini tutarken, gözlerinin içine bakarken bile özleyebiliyormuş en sevdiğini... Engelli annelerinin dualarını daha bir anlar oldum. Ancak unutulmamalı ki, hasta yakınlarının bu durumu kabullenme biçimleri ve yaşama biçimlerini buna göre yeniden dizayn edebilmeleri yaşanılan durumu kolaylaştırabiliyor. Hastayı hayatın merkezi haline getirmek en büyük yanlış oluyor. Olmadığı, olmayacağı günleri de düşünerek hastaya bakan kişiler de kendilerine vakit ayırmalı ve akıp giden hayatlarını bir kenardan izlememeli.
Elimizden geldiğince onunla geçirebileceğimiz vakitlerin mutlu, huzurlu ve mutlak stressiz bir ortamda olması için gayret göstermek gerekiyor. Sevgi, merhamet, sadakat ya da adına ne demek isterseniz isteyin ama ben nikah memurlarının, 'hastalıkta ve sağlıkta' sözünü şimdilerde daha iyi anlar oldum. Açıkçası bizim bu hastalık durumuna üzülecek pek vaktimiz olmadı. Çünkü üzülmekle boşa geçecek bir vakit yerine, onunla güzel anılar biriktirebilmek için harcamayı tercih ettik ve ediyoruz. Bir anı, bir anını tutmayan bir hastalıkla uğraşmak zormuş. Ancak ilk çaresizliğimiz Annemin ilk kaybolmasında gün yüzüne çıktı. O günden sonra radikal kararlar vermek zorunda kaldık. Nitekim bir sürü önlem almamıza rağmen 3 yıl sonra bir kez daha evden çıkıp kayboldu. Devamlı bir göz onun üzerinde nasıl olur, nasıl olacak onu bilemiyorum.
Elma, muz, portakal, havuç, kahve vb. listeyi uzatmak elbette mümkün. Bu liste sözde Alzheimer tedavisinde kullanılabilecekler listeymiş. Ancak bu saydığım sebze-meyve grubunun hiçbirisi beyin fonksiyonlarının herhangi bir bölümüne etkisi olmayan şeyler. Ancak yaşadığımız ahaliden çıkan her bir sesin peşinden zaman zaman koşulduğu olmuştur. Denenmeyen bir olasılık kalmasın, aklımızın köşesinde acaba iyi gelir miydi diye düşüneceğimize bir sürü şeyi çaresizlikten uyguladığımız olmuştur. Bu çaresizlik öyle birşey ki, olur olmaz yerde deva aratır insana. Birtakım bilimsel araştırmalar devam ediyor. Belki bu yazıyı okurken, belki de çok uzak bir gelecekte o henüz bilinmez ama birgün Alzheimer'in mutlaka çaresinin bulanacağı inancını taşıyorum.
Bunları şu yüzden yazdım, birçok eş, dost, akraba ki iyi niyetlerinden hiç şüphem yok. Duydukları herşeyi acaba iyi olur mu düşüncesiyle ben ve benim gibi bir sürü bu hastalıkla başa çıkmaya çalışan hasta yakınına anlatıyordur. Evet belki sizlerin bunları duyup bizlere anlatmak için vaktiniz var ama inanın bizlerin bunları dinlemeye ayıracak vaktimiz maalesef yok.
Halâ imkânınız varken, ailelerinize, sevdiklerinize ve sevebileceklerinize vakit ayırın. Ayırın ki, şu hayatta bir şansınız olsun. Hali hazırda buna imkânınız varken. Bir nefes kadar yakın olduğum anneme duyduğum özlemdir benimkisi. Affola...
Alzheimer Hakkında: Her Alzheimer bir demanstır. Beyinde bulunan hücrelerin zamanla ölmesi sonucunda beynin küçülerek sıfırlanması durumudur. Bu durum en çok hafızayı ve motor özelliklerin bulunduğu kısımları etkiler. Zamanla kalıcı hafızanın silinmekte olmasını ve yeni bişeylerin eklenmesini imkansız hale getirir. Genetik olmayan, yaşa yada yaşlanmaya bağlı olmayan, herhangibir aşısı şu anda bulunmayan, önlenip önlenemeyeceği henüz belirlenememiş, hastalığın öğrenildiğinde hastanın hayatının da bir anda sona ermediği gibi bir sürü doğru bilinen yanlışlar bulunduğu gibi hastaların yaptıklarının da farkında olmadıkları bir hastalıktır Alzheimer.