Kitaplar; yalnızlığın ortasında bile olsak, bizi diyar diyar gezdirebilecek ender dostlarımızdan. Kitap sevgisini bana ilk aşılayan İlkokul Öğretmenim Bahtiyar Bey oldu. Her ne kadar kendi düşünceleri doğrultusunda kitaplar okutmuş olsa da, o dönemdeki katkıları yadsınamaz bir gerçek. İranlı yazar Samed Behrengi'nin neredeyse tüm kitaplarını okumuşuzdur. Okumakla kalmayıp tamamının özetini en az iki sayfa olacak şekilde çıkartmışlığımız da vardır. 'Ulduz' ve 'Kargalar' ile 'Bir Şeftali Bin Şeftali' aklıma ilk gelen kitaplarıdır.
Ardından sağolsun babam devreye girdi. 'Bizim çocuk kitap okusun' diye gazetelerden kuponlar biriktirip yazıldığı günden bugüne değin en popüler kitaplardan oluşan birkaç set almıştı evimize. Muhtemelen 90'lı yıllarda çocukluğu geçmiş yaşıtlarımın da aynı durumları yaşadığını düşünüyorum. Bu kitaplar, tüm çocukluk arkadaşlarımın evlerinde de mevcuttu. Dostoyevski, Gorki, Gogol, Hemingway, Soljenitsin ve daha niceleriyle bu dönemde tanışmıştım.
Okuduğum dönemlerde pek anlayamamış olsam da önceliğim okuyup bitirmekti. SUÇun CEZAsı olacağını da yine bu dönemde anlamaya çalışmıştım. Nazım'ın Piraye'sine yazdıklarını herkesler hissedebilir diye düşündüğümü bilirim. Bilirim de kimselerin aynı şekilde betimleyemeyeceğini çok sonraları farketmişliğim de oldu. Bu kitapların hayatımda yeri ayrıdır.
Yıllar içerisinde matematiğe olan ilgim nedeniyle ikinci plana kalan kitaplarla, sonra yeniden buluşmam, eski sevgiliye olan susuzluğumu gidermek gibiydi.
İnsana düşünmeyi zorla öğretemiyorsunuz. Doğru düşünen birisiyle probleminiz pek olmaz zira mutlak doğruyu kendine paye edinenler ile mutlak doğru çerçevesinde ortak bir payda da buluşabilirsiniz. Yanlış düşünen birisiyle ona yanlışının ne olduğunu, doğrunun ne olduğunu anlatarak, göstererek doğruya yöneltebilirsiniz. Hiç düşünmeyen birisiyle yanlış da olsa düşünen birisinin arasındaki temel fark da buradan gelmektedir. Bu farklıları da ancak okuyarak ve okutarak gösterebilirsiniz.
Bu konulara neden değindiğimi merak edenleriniz olabilir. Şöyle ki, 22-30 Nisan tarihleri arasında İzmir Kitap Fuarı siz değerli kitapseverlerin ziyaretine açıldı. İlk iki gün boyunca oradaydım. Gördüğüm manzara ve kalabalık beni çok mutlu etti. Gerek kitap almak için, gerek sevdiğiniz yazarlara kitaplarınızı imzalatmak için ve eğer biraz şansınız varsa onların konferanslarına katılıp sevdiğiniz yazarları daha da yakından tanıyabilmek için iyi bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Fırsatımız oldukça açık kaldığı günlerde uğramaya çalışacağım. Mutlaka görüp kitabını imzalatmak istediğim yazarların listesini günler öncesinden yaptım. Sevda Sarıkaya, Yılmaz Özdil, Erdil Yaşaroğlu, Ezgin Kılıç, İrfan Değirmenci, Selçuk Aydemir ilk yazabileceklerim.
Tavsiye Edebileceğim Kitaplar; Enver Aysever geçtiğimiz ay, 'Gece Bekçisinin Rüyası' adlı romanını okuyuculara sundu. Doğan Kitap standında bulabilirsiniz. Çıktığı hafta almış ve okumuştum. 23 Nisan günü romanının öyküsünü kendi sesinden dinleme ve kitabımı imzalatma olanağını da yakalamış oldum.
Nazım Hikmet, Can Yücel, Cemal Süreya, Ahmed Arif'le de aynı fırsatları yakalamak isterdim. Dünyaya bir miktar geç gelmişiz vesselam...-