Mutluluk terapisi

Hatırlanmak, birilerinin aklına düşmek önemlidir. Hele ki bu kişilerin sizler için değeri niceyse. Önemli gün ya da anlarda beklemediğin bir sürü tanıdık aradığında bile bir tek " O " aramadı, sormadı diye hayıflandıklarımız dahi olur. Ama olmasın. Vardır önemli bir işleri, geçerli bir sebepleri. Bizler sıcakkanlı insanlarız. Yakın olduklarımızın hayatlarının içinde mutlaka yer ediniriz. Sevdiklerimizi özlediğimizde mutlaka yanımızda olmalarını isteriz.

En sevdiklerimizin arayıp sormadığına da bu yüzdendir kızmalarımız. Kızgınlığımızın boyutudur sevgimizin göstergesi. Ne kadar çok kızdıysak bi o kadar da kırılmışızdır. Ama onlara çok kıyamayıp hemen affederiz. "Sen beni hatırladıktan sonra, herkes unutmuş umrumda değil" derken aslında işi özetlemiş Haruki Murakami. Unutmak, bir bakıma eylem gibi gözükse de aslında en büyük eylemsizliktir. An gelecek belki hatırlayacağımız bir geçmişimiz olmayacak. An gelecek belki de bizi hatırlayacak bir yakına sahip olamayacağız. Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, doğum günü vb. bir sürü anlamlandırılan gün, sırf bizler önemsiyoruz diye önem arz etmektedir. Oysa bizler o günü sırf ismi için değil, her ne gününü kutluyorsak gününü kutladığımızı önemsediğimizdendir aslında.

Bu bayram bir farklılık yapalım. Hayatımızın hiçbir evresinde tanımadığımız bazı büyüklerimizin ziyaretine gidelim. Benim gideceğim yer en yakınımdaki huzurevleri olacak. Yalnızlık aslında nerde yalnız kaldığına da bağlıdır. Mesela yıllarca ailesine kol kanat germiş anne babanın evlatları hayattayken üstelik kendisini huzurevinde bulmasını kaldıramıyorum. Bir tek yakını bile olmayanlar için kabul edilebilir bir durum olabilir. Oysa düşünsenize bırakılmışsınız ülkenin belki de en mükemmel hizmetini veren huzurevine. Eksikliğini iliklerinize kadar hissettiğiniz ailenizin yerini elbette alamaz. Bir tek huzurunuz eksik dahi kalsa. Malum sonunuzu beklerken rastlarsınız kendinize. Sevemezsiniz buraları. Hem nasıl sevilir ki buralar ? Hiçbir köşesinde geçmişimize dair ne bir iz , ne bir koku barındırır. Hiçbir yaşanmışlığınızın olmadığı kuytu bir köşedir en nihayetinde. Bu yazdıklarımdan '' Huzurevleri kötüdür. Bakımları kötüdür.'' anlamı çıkmasın. Sadece orda bırakılanların yerine kendimi koymak istedim. İmkanımız varken köklerimizden ayrılmayalım. Bir tek çiçek ve biraz vakit ayırdığımızda dünyanın o anda en mutlu insanı edebileceğimiz kimselerle doludur huzurevleri. İçten içe huzursuzluğun başkentleri. Unutmayın bugünün kimselileri olabiliriz ama yarının kimsesiz adaylarıyız herbirimiz. Sevginiz, nefretinize gün yüzü göstermesin. Tüm zorlukların üstesinden gelsin. Kimsesiz kalmamanız dileğiyle, Haydi Mutluluk Terapisine. Hoşkalın...