Kökleri binlerce yıl öncesine dayanan sahne sanatıdır tiyatro. Sahneye ilk çıkmaya hazırlanışım 1996 senesine dayanır. Gogol'un Müfettiş oyununda Eğitim Müdürü rolünü vermişti değerli öğretmenim Bahtiyar Bey. İlk sahneye çıktığım günü dün gibi hatırlıyorum.
O heyecan, tarifi imkansız bir mutluluktu. Daha önceleri okulumuza gelen gezici tiyatroları da izlemiştim ama oynadığımız oyun çok daha farklı gelmişti. O günden bugüne dek farklı çatılarda, farklı rol ve görevlerde gerek amatör gerekse de yarı profesyonel olarak görevler aldım. Ama üniversite yıllarımdır esas olarak beni tiyatroya gönülden bağlayan. Eğitim hayatımı tamamlayıp İzmir'e kesin dönüş yaptıktan sonra gördüğüm acı bir tablo vardı. Bu tablo hala da devam etmekte. Tiyatromuz İzmir'de maalesef gerektiği ilgiyi görmüyor. Ne izleyicisinden ne belediyelerden ne de özel iştirakçilerden.
Şehir olarak 'Darülbedayi' kültürümüz yok. Cumhuriyet yıllarının başında gelişme göstermiş olan çağdaş tiyatro İzmir'i teğet geçmiş gibi. Neden bir şehir tiyatrosu kurulmaz, kurulmak istenmez, kurmayı düşünenler desteklenmez? Anlaşılır gibi değil.
TİYATROYA NE KADAR ZAMAN AYIRIYORUZ?
27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü sebebiyle hemen hemen tüm sahnelerimizde oyunlar sergilendi. Nerdeyse yüzde 100 dolulukla oynandı tüm oyunlar. Peki ya sonra? Yılın geri kalan döneminde ne kadar gidiyoruz tiyatroya? Geleceğin oyuncu adayları evlatlarımızı yılda kaç defa tiyatro izlemeye götürüyoruz? Oysa günün her saatinde tüketim toplumunun gereği olan televizyonu saatlerce izlemesine göz yumuyoruz. Yılın belirli günleri değil, her günü dolmayı hak eden tiyatrolarımız var.
2015 yılında Aliağa Belediyesi Volkan Severcan Beyefendi'nin öncülüğünde Ramazan ayı boyunca ülkenin önde gelen tüm tiyatrolarından oyunları tüm Aliağa ve İzmirli tiyatro severlere izletme imkanı sağlamıştı. Bu yıl da Tiyatro Haftası kapsamında Karşıyaka Belediyesi, ülkenin seçkin tiyatrolarından oyunları izleyicinin beğenisine sundu.
Bunlar güzel gelişmeler ancak devamı halinde geleceğe umutla bakabileceğiz.
Bu sanat desteklenmeli, toplumun aynası olan sanatçılarımız da cesaretlendirilmeli. Bu sayede tiyatro tekrardan İzmir'de hak ettiği noktaya çıkacaktır. Bu hepimizin görevidir. Bu toplumun değerleri olan Karagöz, Hacivat, Kavuklu, Pişekar…Daha yazmadığım nicelerine borcumuzu ancak böyle ödeyebiliriz. İsmail Dümbüllü'nün kavuğunu, nesillerden nesillere geçişini magazin dünyasından takip etmeyi istemek de bir seçenek tabii.
BİR HATIRLATMA: Doğaçlama Tiyatronun İzmir'de bayrak sallayıcılarından olan Oyun Hamuru, 8. Yılını 6 Nisan 20:00'de Han Tiyatrosu'nda sahnede izleyicileri ile kutlayacak. Bizler de orada olacağız. Başta değerli dostum Onur Kurtuluş Kara olmak üzere ekibin tüm üyelerini yürekten kutluyorum. Nice 8 yılları sahnede hep birlikte kutlamak dileğiyle…