Yaşama “He der” yazarım!

Ben yazarım. Gülümser yazarım, ağlar yazarım, hüzünlenir yazarım, bunalırım yazarım, aklıma anlık bir ileti gelir yine yazarım… Yazar da yazarım. Her şey bir uyarıcıdır… Yaşamın içinden yaşanılan afilli durumlar afilli cümleleri döker klavyeyle. Damar yazarım, eğlence yazarım, en dipten yazarım, en üstten yazarım… Canım mesele ettiklerimin neresinden bakmak istiyorsa orasından yazarım.

Yazarken okunsun isterim. Yoksa işim ne buralarda? Küçücük yaşımda başladım yazmalara. Kendi kendime öğrendiğim yazıyla okulların içinden öylesine geçip kendim gibi yaşayıp, yazarım. Başka bildiğim olmadığından belki de. Yaşa ve yaz… “Sözün gücü yaşanmışlığından” der inatla yaşar, inatla yazarım. İnatla okuyun demem, niye diyeyim ki, “okuyan mutlu eder okumayan mutsuz etmez” der daha keyifli yazarım.

Küçücük dünyalarını kocaman yaşama sığdıramayanları görüp, düşünür yazarım. Kocaman aklını küçücük dünyaya sığdırmak bile istemeyenleri görüp nasıl yazmam ki… Gezerim, bakarım, gözlere bakarım, sözlere bakarım… Bir kedinin gır gır sesine kocaman yaşamın topaklanan sesini yazarım. Küçücük bir ses, büyür gözümde, yüreğimde… “Aman bana ne beni gırlat yeter” misali asil duruşu olan kediler yazılmaz da ne yazılır ki?

Formül hem zor hem basit. Anlayana… Basit yaşamların karmakarışık ettikleri cevapları bilip, yazarım.

Oy aman da aman herkeste bir ego… “Hoş geldin sayın ego, dünya ne tarafınızdan dönsün istersiniz, hım onu da mı dert ettin, kim seni bu kadar ezdi be ağabeycim? Sen de ezeydin az biraz. Bu kadar sımsıkı paradigma felci geçirip sarıldığın ego var ya… Onun taaa … Cidden anlamı yok ağabeycim, bak milyarlar yaşıyor aynı hava durumunun altında. Bi kaldırıver beynini, hı ne dersin?

“Ha” mı dersin, git o zaman işine dünya göstersin egonun kaç bucak olduğunu… Aman bana ne? Yaşa, gör herkes gibi…

Bazen cidden umursamaz bir ruh haline bürünür pek bir rahat ederim, o zaman daha bir güzel yazarım. “Sen yaşa ben yazayım az da…” Cümlem tüm “sen”lere gitsin…

Bazen de kimseye ilişmeden ‘herkesin yeri güzel’ der yine yazarım… Daha ne diyeyim?

İronik bir bakışın derin sukutundan çıkagelen sözlerin sıralaması gibi bir durumun içine girmeden hemen kaçayım…

Sevgiyle kalın